Arada sırada evin önüne gelip akordiyon çalan bir adam var. Her gelişinde hemen hemen aynı şeyleri çalsa da, adamın yaptığı müzik hoşuma gidiyor. Bir şekilde o melodi süzülüp kulağıma geldiği anda heyecanlanıyorum.
Neden bilmiyorum akordiyonun kişiliği bana yakın geliyor. Benzer şekilde flüt için de aynısını söyleyebilirim; fakat flüdün neden beni etkilediğini biliyorum. Bu kadar yıl onunla yatıp uyandığımdan birbirimizi tanıyoruz.
İyi bir çalgıcının enstrümanının karakterini yansıttığını anlayabilirsiniz. Hatta bir enstrüman seçerken bunlar dikkate dahi alınabilir. Ben flüdü 12-13 yaşlarımda dinlediğim konçertolardan keşfetmiştim. Ne aileden ne de çevremden gelen bir müzik kültürüm vardı. Dolayısıyla müzik hakkında da hiç okumamıştım; fakat dinlemeyi severdim ve flüt kendini hemen belli ederdi bana. Flüt sevdam böyle başladı ve onu daha yakından tanıma fırsatı da buldum. Daha sonralar da müzik hakkında okumaya da başlayınca aslında flüdün karakteriyle ne kadar uyum içinde olduğumu gördüm.
Beni etkileyen flüt parçalarından biri, Rhene Baton'dan Passacaille
Aşırılıkları yaşayan bir enstrüman flüt. Flüt çalan birinin bunları okuyup öğrenmesine de gerek yok; enstrümanıyla bütünleşip çalabilen biri bunu gayet iyi anlayabilir. Tatlı dokunuşları olan ama kızmak istediğinde cıyak cıyak bağırabilen bir karakter o. Sonuna kadar neşe iletirken size, aynı zamanda üzüntüye boğabilir anzısın. İki uç arasındaki bu değişimin ne zaman olduğunu anlamayabilirsiniz. Ben de böyleyim.
Öte yandan akordiyon çalmadığımdan beni neden etkilediğini kestiremiyorum; fakat akordiyonun neşeli yapısının ilgimi çektiğinin farkındayım. Bir tempo aşılıyor size ve garip bir hareket etme isteği doğurabiliyor. Bir diğer nokta da sanıyorum bir notayı uzatabilme ölçütü. Flütte bir notayı nefesin yettiği ve içinden geldiğince uzatabilirsin. Tek bir üflemeye birçok duygu yükleyebilirsin. Sesi titreştirir, ansızın yükseltir ya da alçaltır, başka bir notayla birlikte triller, hatta oktav bile atlayabilirsin. Tek bir notayla bile insanları etkileyebilirsin, sadece diyafram kullanarak.
Sanıyorum benzer bir harekete akordiyon da sahip. Bir notayı istediğin kadar ve elin becerisine bağlı olarak uzatabilir, yayabilir ya da anlık geçebiliyorsun. Akordiyon merakı başlayanların Tiersen dinlemesini öneriyorum. [Bir de üzerine Amelie'yi izleyin!]
Amelie filminden perde arkası
Bu akordiyon merakımın da biraz payı olmak üzere gruba bir akordiyoncu katmak istiyorum. Parçalarımıza farklı bir tat katacağına inanıyorum akordiyonun. Yuvarlağın Köşeleri henüz minik bir bebek. Yeni Türkü, Ezgi'nin Günlüğü gibi eskilerin gruplarından çalmayı seviyoruz. Henüz tek bir stüdyo kaydımız var, o da Yağmurun Elleri.
Yağmurun Elleri composed by Yeni Türkü, performed by Yuvarlağın Köşeleri [violin Ümit Yıldız, guitar & mainvocal İshak Morçimen, Piano Tutku Demiröz, Flute & backvocal Ceren B. Dağ]
Grup işleri lisansımın ikinci döneminde hayatıma girdi. Yuvarlağın Köşeleri'nin flüde tekrar sarılmamda verdiği katkıyı anlatamam. Tüm heyecanımı yitirmişken flüdümle nasıl bir diyalog içine girdiğimi hatırlattılar bana, onu nasıl coşturduğumu hatırlattılar. Batı klasik müziğine dönmem gerektiğini gösterdiler.
Müzik açısından zor bir dönem geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Lise son sınıfta sınav derdinin yanı sıra bir de flüt sınav derdim oluşmuştu. Flüt sınavlarına bu şekilde bakmazdım; fakat o yıl direkt buna odaklanınca garip bir isteksizlik oluştu içimde. Mayıs ayında sınavımı verdiğim gibi flüdü elimden düşürdüm.
Yazın tekrar elime aldım ve düzenli bir şekilde çalışmaya başladım. Bu arada aldığım dersleri bırakmıştım. Bu düzenlilik kendini fazla götürmedi ve ben lisansım başlayıp problemlerim çoğalınca her şeyden soğumaya başladım. Flüdü de elime almaz oldum.
Garip bir vicdan azabı hissediyordum ki, Ümit çıkageldi, bizimle çalsana dedi. Bunun beni itmesi gerektiğini düşünerek ara tatilde eski hocamla görüşüp kendime bir iki ders ayarladım. Beni tekrar sevdirecek, heyecanlandıracak bir parçaya ihtiyacım var dedim. O da gerçekten o sırada tekrar severek çalıştığım bu parçayı koydu önüme: Vocalise, Rachmaninoff.
Vocalise composed by Rachmaninoff
Ardından grupla çalma işleri başladı. Üç kişiydik. Keman, gitar, flüt. Gruptaki herkes gruba biraz hareket katmak istiyordu. Bu nedenle itüvision yarışmasına katılma gereği duyuldu. Yarışma nedeniyle bir kişi daha katıldı, Tutku, piyanistimiz. Yuvarlağın Köşeleri resmi olarak bu dönemde dört kişiyle kuruldu. Yarışmadaki başarı bize heyecan kattı. Sonra bir iki yerde çıkıp çaldık yine. Grup var olmaya devam ediyor.
İTÜ'deki tüm şikayetlerim ve alışma dönemim içinde beni bulunduğum ortama ısındıran aktivitelerden biri oldu, Yuvarlağın Köşeleri ile çalmak. Umuyorum yakında sokaklarda kendimizi göstereceğiz ve sokak müziği yapacağız.
Yazıyı büyüleyici bir parçayla kapayalım,
Fantasie, Op. 124 by Saint Saens (flute and harpe)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder