2012-12-22

fantastik tartışmalar

Düşünün ki;
tüm dünya halkları (artık nasıl bir bilgeliğe ulaşmışlarsa) bir araya geldi ve kendilerini temsil eden bir grup tarafından yönetilmek istemediklerine karar verdi. Bu durumda yöneticiler ne yapardı?

2012-12-20

girişim detaya saklanınca...

Bu sefer kar'ı heyecanla karşılamadım. Neden bilmiyorum. Şu ana dek istisnasız her yaşımda havada kar gördüğüm anda heyecanlanırdım. Sadece karın yağıyor olması için bile sevinmem için yeterli bir nedendi.

Ama bu sefer epey meşguldum sanırım. Dersten derse koş.

2012-12-03

Değişime Direnenler Oldu.

2012, Ekim

Değişime direnenler oldu.
Beyaz gömlek giymiş, saçları düzgün bir şekilde tıraş edilmiş ve mavi gözleri hafif dalgın bakan adam fısıldadı.
“Aslında Göz’lerin nedeni bu.”

2012-11-18

mathematical creature: gaussian function




"Experimentalists think that it is a mathematical theorem while mathematicians believe it to be an experimental fact." G. L.

2012-09-30

tatsız tuzsuz güz

Yeni bir güz dönemi.
Oldukça çalkantılı geçen iki İTÜ yılı sonunda bir üçüncüsüne ayak basmış bulunmaktayım. Neden hala buradayım? Sanırım İTÜ'nün bir şekilde bazı beklentilerimi karşıladığını düşünüyorum. Zaman geçtikçe bunlar daha belirginleşiyor.

Genelde bloğu bir durum değerlendirme yeri gibi kullanıyordum. Ama son zamanlarda öykülerimin, kurduğum dünyalara kısa yolculukların anlatıldığı yazıların postalandığı bir yer oluverdi. Aslen öyle olan her şeyi anlatacak zamanım yok, ayrıca gerekli olduğunu da düşünmüyorum. Güzel gelişmeleri, ya da okuduğunuzda size yararı dokunacağına inandığım şeyleri paylaşma taraftarıyım.

2012-09-09

interaktif bilimkurgu: masum yeni dünya


Hiçbir cinayette arkalarında iz bırakmadılar, dedi adli bilimci. Tek bir kıl, tüy, deri döküntüsü, hiçbir şey. Bir tane bile bıraksalardı eğer, doğan her bebeğin DNA’sının saklandığı bu yeni yüzyılda suçluların bulunması an meselesi olacaktı. Son cinayetin ne zaman işlendiğini hatırlamaya çalıştı polis memuru.
-11 yıl önceydi. İntikam cinayeti. Çok profesyoneldi, ancak…
Kendini ele vermişti, diye yanıtladı adli bilimci. Ultraviyole fenerle. Memurun kaşları çatıldı, lafa atladı hemen.
-Kadını öldürdükten sonra parmak izlerini temizlemek için bir bidon etil alkol kullanmıştı ahmak adam, ama pencere camında ufak bir parmak izi bırakıvermişti, di mi?
Adli bilimci kafasıyla yavaşça onayladı. Ama bu cinayette durum farklı.Polis memurunun gözleri açıldı. Bilimci neler diyordu?
-Kurbanın üzerinde maktulünkilerle eşleşmeyen bir biyolojik delile rastladım. Üstelik daha önceki cinayetlerde kanıt diye alıp içinden bir şey çıkartamadığımız sistemlerle yapısal anlamda uyumlu.
-DNA bu, DNA!
Adli bilimci hızlıca kafasını salladı. Hayır, değil. Bulduğum yapıların DNA gibi bir sistematiği yok. Bunların bir insan izi olması mümkün değil.
Memurun yüzü ekşidi.
Adli bilimci mırıldandı. Cinayetleri işleyen bir insan değil. 

2012-08-20

Eva: Gözlerini kapattığında ne görüyorsun?

Yaklaşık 2 hafta önce izledim Eva'yı.
Ben genelde değil, hiç öyle film eleştirisi falan yazmam. Film eleştirisi yoluna belki uğraşsanız koyabileceğiniz tek şeyim bir zamanlar lisedeyken speaking dersinde sunum konum olarak iki fantastik filmin karşılaştırılmasıdır. Nitekim onun da film sanatı anlamında hiçbir değeri yoktur, benim gibi edebiyat canavarı için hele ki o dönemler film ne yazık ki bir kitaptan ibaretmiş.
Tüketim kültürü için de ne yazık ki filmleri de tüketmeye alışığız. İçine doğduğumuz dünya böyle, kimse reddetmesin, gözlerinizi açtığınızda sinemada film izlemek size sadece bir eğlence aracı olarak sunuluyor. Nitekim kalitesiz yapıtların film esnasında düşündürememe özelliğiyle de duruma uyanamıyorsunuz. Düşünmeye motive olmuş bir insansanız ancak her filmden bir kitap gibi bir şey çıkartmaya çalışabilirsiniz, ama bunun film sanatıyla alakası yok. En iyi ihtimalle beyin jimnastiği.
Neyse, benim gerçekten sinema yapan insanlarla tanışmam ve bunların arasında bir şeyler öğrenmeye başlamam bir seneyi bulmaz. Nitekim benim ilgilendiğim kısmının aslen senaryo olduğunu da düşünürsek sinema hakkında bilgimin kısıtını tahmin edebiliyor olmalısınız.

Peki ne oldu da şimdi blogumda bir parçaya Eva adlı belki de çoğunuzun izlemediği köşede bucakta kalmış bir filmden bahsetme gereği duydum?

2012-08-05

interaktif bilimkurgu: kokla beni

Elektronik bir ses duyuldu. Çanlar çalıyordu. Binlerce kadının beklediği, beklerken çiftleşme ayini hakkında şakalaştığı ve dedikodular yaptığı geniş alanın kapıları ardına kadar açılmaya başladı. Yığının en önünde duran Dişi-23-10 karşı tarafta toplanmış çıplak erkekleri gördü. Onları görmek bir his uyandırmadı rahminde, özellikle çıplak olmaları hiç de etkileyici değildi. Fakat ileri koku alma duyusu sayesinde daha şimdiden rakiplerine fark atmaya başlamıştı. Birbirinden farklı 29 androstadien kokusu burnunu doldurmuştu. Hepsi kayda değer özelliklere sahipti, dişi bunu reddedemezdi. Ayinlere özenle seçilirdi vatandaşlar, hiçbir akrabalığa izin vermeyecek prosedürler uygulanırdı. Tek bir şey için: en iyi ve en uzak gen çiftleşmesini yapmak ve evrimi hızlandırmak. Şimdi kadınlar ve erkekler var hızlarıyla birbirlerine koşup birbirlerinin tenlerini koklamaya başladığında tek düşündükleri beyinlerindeki gelişmiş koku bölgesinde olabildiğine fazla koku bilgisi tutmaktı. Dişi-23-10 hızla ilk karşılaştıklarının vücuduna ellerini sürdü ve burnunu boyun bölgesine gömdü. O değildi, ama tatlı bir frambuaz kokusuydu bu adamdan yayılan. Ona gülümsedi ve yanından koşarak ayrıldı. Adam ise arkasından bakakaldı güzel dişinin. Ne marifetliydi, çabucak bitirmişti işini ve bir o kadar da verimli kalçaları vardı. Kafasını iki yana salladı, sınav daha yeni başladı, diye geçirdi içinden.

2012-08-04

Daha önce hiç Elektrostatik Quadrupole yaptınız mı?

Geçen cuma resmi olarak Koç'taki stajım bitti, ama çalışmalarımı tam bir sona bağlayamadığım için bir hafta daha labta çalıştım ve dün hocaya son sunumumu yaptım. Staj için koyduğum hedefi yerine hemen hemen getirdim, problemimin ilk kısmını tamamladım ve raporladım.

Bir proton demeti quadrupole'de odaklanırken, kırmızı-turuncu-sarı çizgiler parçacıkların başlangıç noktasını, maviler ise odaklanmış halini göstermektedir.

Bu sırada hocamın araştırma konusunun gizliliği hakkındaki endişelerinden dolayı staj defterim için ayrıca çalışmam gerekti. Ben de simulasyon yaptığım program hakkında Türkçe bir doküman hazırlamaya karar verdim. Kendim seçtiğim ve başlangıç seviyesindeki bir COMSOL kullanıcısına yararı dokunabilecek bir doküman hazırlamaya gayret ettim.

2012-07-30

Matematik Köyü

Matematik Köyü kafanızı sonuna kadar dinleyebileceğiniz ve bu sırada çoğunlukla matematik ama aynı zamanda fizik çalışabileceğiniz bir yer. Çünkü orada herkes zaten bunu yapıyor, köyün muhtarından köydeki küçük liselilere kadar, (bazı yaramazları katmazsak). Dünyada doğa içinde matematik yapma amacıyla kurulmuş tek köy Nesin Vakfı'nın Matematik Köyü ve o da çok tanıdığımız duyduğumuz bir yerde: İzmir, Şirince'de. Gerçekten bir köy, Ali hocanın evinin tabelasında Muhtar yazıyor, evler taştan, açık havada ders yapıyorsunuz.

Bu köyde Kurban Bayramı zamanında 5 günlük analiz üzerine bir okul olacak. Çoğu MK okulu gibi sadece matematikçiler davetli, ama belki fizikçilere kıyak geçerler! Bir laboratuvar çalışması çıkmazsa ben gitmek istiyorum. İlgilenenler olursa iletişelim.

2012-07-28

delilik ülkesine Erasmus hakkı kazandım

Erasmus diyor ki:
...Dahası inançları öylesine yozlaşmış insanlar var ki, İsa hakkında ağza alınmayacak küfürlere ses çıkarmıyorlar da papaya ya da bir prense şaka yollu hafif bir şeyler söylemenize dayanamıyorlar, özellikle kendi çıkarlarına dokunuyorsa.
Bu bana bir şeyler hatırlattı. Bayağı yakınımızda olan bir şeyler. Anladınız siz.

2012-07-26

nereden flüt notaları bulabilirsiniz?

Şans eseri arama motoruna yazılan '... parçası notaları' keyword'ü ile bloguma giren bir iki kişinin farkına vardım.
Bana hocamın önerdiği bedava batı müziği özellikle flüt notalarını (scores) bulabileceğiniz bir site, Flute Tunes. Epey yararlandığım bir site oldu burası. Şu ana kadar aradığım 'neredeyse tüm' notaları buldum.

Bir diğeri http://imslp.org. Burası bir çeşit arşiv. Bazı notalar için üyelik ve dolayısıyla satın alma gerektiriyor. Fakat bazılarını bedava indirebiliyorsunuz bilgisayarınıza. Yukarıdaki sitede bulamadığım bir parçayı da (Saint Saens, op.124) buradan buldum.

Bana senelerce yapılan diğer öneri İstanbul Devlet Konservatuvarının kütüphanesine,

2012-07-24

deli istek

Sorduğunuzda herkesin deli bir hayat isteği var. Neden deli? Çünkü içinden olacağına inansa da olmaması ihtimalinin olduğunu bildiği için deli. 
Yurtta odamı paylaştığım kızlardan biri Uçak mühendisliğinde okuyor. Ne yapmak istiyorsun diye sorduğumda, bana hep okumak istiyorum dedi. Ama böyle benim gibi denklem falan okumak değil, sinema sanatı okumak istiyorum dedi. Halihazırda bölümünde notları da iyi, ama o yine de hayat kaygısının olmadığı vakit (ki bunu kendine hayatı boyunca sponsor olacak bir erkek olarak belirtiyor :)) sinemayla içli dışlı olmak istiyor.

Ben kendime senin deli isteğin ne diye sorduğumda garip cevaplar alıyorum kendimden. Ben asıl işimin kağıt ya da bilgisayar üzerinde bitebileceği ve bu sayede köşe bucak dünyayı dolaşıp farklı insanlarla tanışıp onlarla çalıştığım bir hayat istiyorum. Herhalde bu tarz bir yaşam stilini ancak doktora sonrasında başlatabilirim. Sonra ne yapmak istiyorum? Böyle dünyadan hıncımı alınca sosyal devlet kavramı oturmuş bir yere yerleşip orada bir fringe laboratuvarım olsun istiyorum. Bilimkurgusunu yaptığım düşüncelerin üzerine bilimsel olarak düşüneyim. 

Öyle tek bir üniversitede yaşlanmak istemiyorum.

2012-07-10

interaktif bilimkurgu: öldüren aşk


Kadın cebindeki polonyumu düşündü, tekrar. Nasıl bütün hayatını ona adadığı geçti aklından. O sırada mide bulantısı şiddetlendi. Yüzü ekşidi, sağ eliyle duvara tutunmak zorunda kaldı. Derin bir nefes aldı ve ağrıya odaklandı. Birkaç dakika sonra bulantı zayıflamıştı. Hafif loş evde yürümeye devam etti ve odasının kapısına dayandı. Parmaklarını cebindeki sihirli maddeye değdirdi, güç almak istercesine. Gözlerini kapatıp onun zifiri karanlıktaki o tatlı mavi ışığını hayal etti. Gülümsemesine engel olamadı. O cevher hayatının en önemli hazinesiydi. Yıllarca üzerinde çalışarak sırlarını adım adım öğrendiği, paha biçemediği bir arkadaştı. Fiziksel yapısı, bozunma süreci, cetveldeki yerinden yaydığı ışığın esrarengiz serinliğine kadar birçok özelliğine aşina olmuş, tüm dünyada henüz kimsenin bilmediği birini keşfetmişti. O keşfetmişti, başka kimse değil. Kadın ansızın maddenin yokluğunda hayatının nasıl olacağını düşündü. Olamazdı, reddetti. Polonyumu ondan başka kimse daha iyi tanımamıştı, tanıyamayacaktı. Köklerinden bu kadar uzaktayken ona ailesini aratmayan bu madde işte bu kadar başını döndürmüştü, hasta kadının. Öksürük krizi tuttuğunda arkasından dayanılmaz bulantının geleceğini biliyordu. Tek yolu kusmaktı. Ne yazık ki kadın kusmanın bile onu en yakın arkadaşının zehrinden kurtaramayacağını bilmiyordu. Her an içini parçalayan arkadaşını o her geçen gün daha çok seviyordu.

2012-06-19

Lisans Günlüğü'ne ara

Bir süre, belki de uzun bir süre buralarda olmayacağım.
Kısa ve öz: bu yazın tarzının artık yazmayı körüklemekten öte kısıtladığını düşünüyorum. Ben düşüncesini aklına geldiği gibi paylaşan biri değilim. Genelde onu insan önüne çıkarmadan önce olgunlaşıncaya kadar bekletirim ve o beklemiş, sıkışmış düşünce potansiyeli kapı açıldığında fışkırır. Bunu görmeyi, yaşamayı seviyorum. Yazmak bu demek, bu hissi duyumsayabilmek demek, benim için.

Burada günlük yazmak yerine düşünce ürünlerim üzerine çalışmayı ve dolayısıyla daha kaliteli eserler çıkartmayı tercih ederim. Ayrıca laboratuvarda üzerine çalıştığım konulardan gizlilik nedeniyle de bahsedemiyorum. Dolayısıyla size anlatacak pek de değerli bir konum kalmıyor.

Umarım verimli bir yaz geçirirsiniz.
Görüşmek üzere.

2012-06-12

biraz hesaplaşma biraz hatıra

Muhteşem bir şey yapıyorum.
Bilgisayarımı temizliyorum, dosyalarımı sınıflandırıyorum. Kendimi bildim bileli bir şeyleri sınıflandırmaya bayılırım. Bu özelliğim kimi zaman takdir konusu kimi zaman eleştiri konusu olur. Eşya sınıflandırdığımda mutlu olurlar. Annemin odamı topladığımda yüzünde oluşan rahatlık ifadesinden herhangi bir ders kapsamında yapılan kavram sınıflandırmasına değin her türlü düzenleme eylemi insanları mutlu kılar. Ne zaman eleştirilirim? Tabii ki de insan sınıflandırdığımda.
Bu ayıp mıdır? Bilmem.

E hali hazırda sınıflar varken neden sınıflandırmayayım ki? Ayrıca kimse yetenekler konusunda eşit değilken neden ayıp olsun?

Her neyse. Konu bu değil. Ben bu sınıflandırma ayinlerini yaparken geçmişime dair çok ilginç düşüncelerle, yazılarla, hatıralarla karşılaşırım. İşte onlardan biri.
Yaklaşık iki sene önce, Önder Kaya adlı bir tarihçinin Cihan Payitahtı İstanbul adlı şehir tarihi anlatan eserini okumuştum. Sınav sonrası yaptığım en güzel ve hatırda kalıcı aktivitelerden biriydi. Kitapta okuduğum İstanbul'un tarihi beni o kadar etkilemiş ki gezilecek yerler diye bir liste çıkartmışım. Ama elbette gezmemişim!
Sanırım bu yaz beynimi sarmalayan iki araştırma konusunun muhteşem bir kaçamağı olabilir bu mekanlar.

İşte liste. Belki siz de gezmek istersiniz...


Linear Regresser!

The following code is a simple linear regression computation in any four models, exponential, power, saturation or linear.
A memory from my numerical class. Have fun!

2012-06-06

Tatil


İşte tatilimi geçirdiğim tatil köyünün panoramik bir görüntüsü. Kesinlikle en hoşuma giden palmiyeler. Ege'de en sık rastlanan ağaç türlerinden biri. Ama en büyüklerini Florida'da görmüştüm. Ağacın görüntüsü dahi sizi yaz moduna sokuyor.
Atlantique Tatil Köyü mütavazı bir kafa dinleme yeri...

2012-06-02

uçak beklerken

Pek uzun zaman olmuştu uçağa binmeyeli. Şehir dışına çıkıyorsam genelde yakın illere gidiyorum, onda da doğal olarak otobüs tercih ediyorum. Ancak geçen sene şansa iki kere Antalya'ya gittim. İkisinde de uzun bir kara yolculuğu yapınca seneye gideceğim yere uçakla gitmeye karar verdim.

Şimdi Sabiha Gökçen A207 nolu kapıda İzmir'e uçağımı bekliyorum. Evet, sonunda ben de sadece altı günlük bir tatil yapmaya gidiyorum. Yoğun, öğretici ve yorucu bir dönemden, hatta seneden sonra denize girip yorgunluk atmak en faydalısı olacak. Sonra ne yapacağım?
Tabii ki de bütün yaz laboratuvarda ve kitaplarımın içinde olacağım.

2012-05-31

Lisans Günlüğü Twitter'da


Daha önce twitter kullanmamış biri olarak sonunda ben de o yola girdim. Lisans Günlüğü'ne bir twitter hesabı açtım.

2012-05-20

2.2'nin Sonunda Hesaplaşmalar - II

Yorucu bir günün ardından, üstelik daha yapmam gerekenler bitmemişken her şeye dur dedim. Biraz gevezelik edeyim.

Bu dönem bazı açılardan tatmin edici, bazı açılar üzücü oldu. Şu bir gerçek lisansın ilk senesi bana kayda değer pek bir şey katmadı. Çünkü zaten katabileceği şeyleri daha liseden çalışmaya başlamıştım. Dolayısıyla bi'nevi tekrardı. İlk senenin en yararlı dersleri şüphesiz lineer cebir ve olasılık dersleri oldu. Gerçi calculus 2'de görülen integral calculusunu yabana atmamak gerekiyor. Yine de orada kanıtlanan teoremlerin elektromanyetik derslerinde fiziksel uygulamalarını yapınca daha bir yerleşiyor her şey yerli yerine. Öte yandan 1.2.de Barry Stocker'dan aldığım felsefe dersi dönemin tuzu biberi olmuştu.

Ancak dediğim gibi...

2012-05-16

kurgu karakterim üzerine çalışmalar

Dönen bir zar düşünün. Her saniye, her milisaniye, her mikrosaniye gözünüzün önünde değişen sayıları düşünün. Var gücüyle dönen bir zar. Sadece bir saniye önce parmağınızı değdirseydiniz başka bir sayıyı görecektiniz, gözlerinizin önünde. Ya da şimdi elinizi uzatmak yerine biraz bekleseniz şansınıza başka bir sayı düşecek. Altı ihtimal var. Ve her an her saniye. Değişen altı ihtimal. Eşit altı ihtimal. Ama yalpalamaya başladı zar. İşte birazdan son hareketini yapacak ve dönmeye mecali kalmayacak. Altı eşit ihtimal. Ortadan kaybolacak. Altı eşit ihtimal tek bir sayı olacak. Zar kararını verdiğinde, tüm ihtimaller tek bir sayıya çöktüğünde, senin sayın o olacak.

Derin, peş peşe gelen turlarını tamamlayamadan önce kavradı zarı. İki yüzünden tutarak gözünün dibine getirdi onu ve sağ gözünü kapatarak sol gözüyle zarın içinde ayrık zamanlarda oluşan ve yok olan evrenleri izledi. Nasıl da sığmıştı ihtimallerin kararlara an be an çöküverdiği bu evrenler bir zarın içine? Kafasını iki yana salladı dikkatini dağıtmak için. Sığmış işte, dedi. Ne var ki sığmayacak? Başını kaldırdı ve etrafına baktı. Kendini çevreleyen zar misali evrene dikti gözlerini. Sonsuz ben sığdık buraya, altı ihtimal evreni mi sığmayacaktı kırmızı bir zara, dedi.

2012-05-14

yan flüt eğitimi ders programı

Sultanköy'den selamlar!
Cuma günü okul bitti, pazar günü solfej dersime girdim ve hemen ardından atladım otobüse. Geldiğimde hava kapalı ve yağdı yağacak vaziyetteydi. Ancak şimdi sonuna kadar açık ve etraf cıvıl cıvıl. Bir tatile ancak bu kadar ihtiyacım olabilirdi. Sabah 1 yıldır hiç kalkmadığım kadar geç kalktım ve üzerine oturup cinayet çözen dizi Mentalist'i izledim. Fringe'ten sonra favori dizim, zaten tek sevdiğim oyun da Cluedo. Evet, cinayet çözmek tam bir bilmece gibi geliyor. Hatta bazen, bir gün kafama eserse kriminal büroda çalışabilirim diyorum kendi kendime. Her neyse ortamın bol oksijenini içime alınca çalışmayı bırakmak dursun daha bir şevkle sarıldım. Dün geldiğim gibi vereceğim flüt dersinin programını bitirdim. İlgilenenlere duyurulur:

PROGRAM DEĞİŞMİŞTİR. LÜTFEN GÜNCEL OLARAK FLÜT EĞİTİM PROGRAMI SAYFASINDAN TAKİP EDİNİZ.

2012-05-11

2.2'nin Sonunda Hesaplaşmalar - I

İlginç bir şekilde, işte buradayım. Yaşıyorum. Ölmedim.
Hala yazabiliyorum. Hatta gayet de verimli yazıyorum. Son zamanlar pek öykü yazmadım ama ilk kısa film senaryomu yazdım. Elbette ki bir bilimkurgu ve senaryo hocam tarafından dahi 'özgün' bulunduğunu göz önüne alırsak verimli bir ürün olduğunu söyleyebilirim.
Tek karakter, tek mekan. Dramatik ve bilimkurgusal. Senaryoyu burada sizinle paylaşmak çok isterdim, fakat kendisi çekilmek üzere bekliyor. Film ortaya çıkıncaya dek de senaryonun draftlarını ne yazıkki paylaşamayacağım. Ama...

2012-05-06

Öğrenciden Yan Flüt Eğitimi

Ne zamandır aklımda olan bir eğitimdi bu. Amacım daha detaylı bir eğitim programı hazırlamaktı. Hem müzik tarihi, hem müzik fiziği, hem flüt, hem teori olacak şekilde böyle maksimum 6 aylık bir eğitim planlıyordum. Açıkçası hala planlıyorum. Bu yaz bu eğitimin programını tamamlayacağım. Ama öncesinde daha herkese yönelik bir eğitim programı oluşturdum. Flüt başta olmak üzere kişiye daha kolay müziğe girmesi ve flüt çalmaya başlaması için ufak bir teori eğitimi veriyorum.
Enstrüman eğitimleri devamlılığı olan eğitimlerdir. Fakat amacım sadece yoğun bir başlangıç verebilmek olduğu için özellikle süreli bir eğitim vermek istedim. Ayrıca bu şekilde kişinin bu enstrümana devam etmek isteyip istemediğini daha rahat anlayacağını düşünüyorum. Şayet istiyorsa, onu kendi flüt eğitimimde eğitiminden geçtiğim hocalara yönlendireceğim. Böylece daha derin eğitim alabilecek.

Ayrıntılı eğitim programını ve ücret tablosunu da buraya post atacağım. İsteyenlere haber ederseniz, sevinirim.
Detaylı bilgi:

2012-04-09

bisection method in finding root

This code is a simple root finder with bisection method. What makes it different from other bisection codes is the control mechanism I implemented into it.

You do not need to know where the root stays nor draw in matlab and find it out.
You need only to type an interval and sensitivity element into it. If the root lies outside of the interval, it enhances the search interval by itself. It makes it for some time and still if there is no response, the program suspects of the sensitivity element, 'delta' and asks for a new element to search again.

Here it's...

Newton Raphson Algorithm for Multiple Roots

Hi there,
Following source code is computed in Python. It is a basic NR-Multiple Root Calculator that works with three simultaneous system of equations.
If I have time, I'll work on a general case, (which is tough since it requires to get function from the user).


2012-04-07

Projekent ve Piezo Python

Geçtiğimiz üç gün itü ieee kulübü Projekent etkinliğini düzenledi. Biz de kulübün laboratuvarı olarak Miniprojekent kısmını çıkarttık. Yarışma ve sergilere doymuş bir insan olarak benim için amaç beni geliştirecek bir şeylerle uğraşıyor olmak. Ama madem arkadaşlar bu etkinlik için hazırlanıyorlar, ben de üzerinde çalıştığım projeyi buraya mal edeyim dedim.

Oyun oynamayı sevmem, fakat garip bir şekilde oyun yaratmayı seven bir insan olarak çıktım!..

2012-04-04

o an

Yine dokundum ona.
İçim ürperdi.

Ariadne,
gitme.


x          x
  x     x
     x
  x     x
x          x

de chirico

anahtar: bir kelime
ben: iki yaşam.

2012-03-27

Edebiyatımızdaki ilk Bilimkurgu Öyküsü ve R.H.Karay

Geçenlerde kafama takıldı, dedim ki: yahu hep soruyorum kendi kendime, bu ülkede neden bilimkurgu edebiyatı yapılmıyor diye, dur hele kütüphanede bir tarama yapayım.
Öyle roman falan çıkmadı tabii, ama bir öykü kitabı çıktı.

Bu öykü kitabı bu ülkede bilimkurgu namına yapılan ve benim gördüğüm ikinci öykü kitabı. Çok uzun seneler önce, tahmini 3-4 sene önce lisemin kütüphanesinde bir taneye rastlamıştım. Türk Bilişim Derneği'nin her sene düzenlediği bilimkurgu öykülerinden bir seçmece yapmışlar ve öykü kitabı oluşturmuşlardı. Şu muhakkak ki, o kitap şu anda elimde bulunandan çok daha kaliteliydi. En azından o dönemde bazı fikirlerin beni etkilediğini hatırlıyorum. Şu anda adı Türk Bilimkurgu Öyküleri olan ve tepesinde Türk Edebiyatında İlk Kez yazan bu kitap çekici değil. Bazı öykülerin üslupları çok dağınık. Oldukça tekrarlara rastlayabiliyorsunuz ve hafif özenti kokusu alıyorsunuz, ister istemez. Öyküler farklı kişiler tarafından yazıldığı için ve ben de henüz tüm öyküleri okumadığım için bu dediklerimi şu ana kadar okuduklarım için söyleyebiliyorum. Nitekim, kitabı bitirdiğimde çok daha detaylı bir yorum yapmayı planlıyorum.
Fakat kitaptaki bazı öyküler...

2012-03-24

sade bir vatandaş dahi düşünce suçlusu olabiliyorsa...

...orada bir problem var demektir.
Biliyorum, bu yazının yeri belki burası değil. Bu blog bilimsel ve sanatsal konuları işlemekle yükümlü; fakat şu da bir gerçek ki bilim ve sanat ancak fikir özgürlüğünün olduğu bir ülkede yapılabilir. Benim tek amacım insanları lisans günlüğüm yoluyla bilgilendirmek değil, aynı zamanda bu seneleri aşarken yaşadıklarımı ve tanık olduklarımı aktarabilmek.

Gayet sade bir vatandaş olup senelerce ülkesine bir tıp uzmanı olarak hizmet etmiş ve hala eden, cumhuriyetçi ve hali hazırdaki hükümeti zaten sevmediğini hiç de küfür falan içermeyen yorumlarıyla dile getiren babamı; fetullah gülenin ODA TV sitesinde kendi hakkında yorum yapan "vatandaşlara" açtığı soruşturma kapsamında emniyete çağırdılar ve ifadesini aldılar.

Evet, tüm söyleyeceğim bundan ibaret. Benzer soruşturma 39-40 kişiye daha yapılmış durumda. Gülen bu insanların avukatlarına özür dilemesi durumunda davadan vazgeçeceğini bildirmiş (! sağ olsun, ama var olmasın). Aksi takdirde dosyalar savcılığa gönderilmiş durumda. Böylesi bir durum da sicilde 5 yıl kalıyormuş.

Şimdi, bunları hep televizyonlardan duymuş biri olarak bunu direkt evimin içinde yaşamış olmak ayrı bir şaşkınlık yaratıcı durum. Çünkü babam yanlış yapıldığını düşündüklerini öyle avaz avaz bağıran bir adam değil, (ki ben avaz avaz bağrılmasını sonuna dek destekliyorum. Düşünün o bağırmayanlar olmasaydı, şimdi ne durumda olurduk? Şahsen ben babamdan farklı olarak avaz avaz da bağırıyorum.)

Sadece ama sadece fikrini belirttiği için soruşturma açmak. ki ne ironiktir, açan ülkemizde bile değil. ki daha da ironiktir ki devlet böyle bir durum karşısında vatandaşını bile koruyamıyor.

Bir de, ben açanın amacının ne olduğunu kavrayamadım. Kimi arkadaşlarım bu duruma "ego tatmini" dediler. Benim şahsi kanaatim, kendileri gibi dusunmeyen vatandaşları korkutmak.
Sağ olsunlar, durumu bir google'ladım. 'Büyük gazeteleri'miz haberi haber yapmaya tenezzül etmemişler. Tek Ulusal Kanal'da haber edilmiş konu.

Ha bir de, dikkatli olun.
Big Brother is watching you.

2012-03-10

Opus Amadeus

Yarını sabırsızlıkla bekliyorum. Tüm bu kavrama ve algılama kargaşası içinde yarın kulaklarımın pasını şöyle bir atacağım!
Opus Amadeus Oda Müziği Festivali kapsamında yarın harika bir konser var: "Flüdün Sihirli Mozartları, Piyanonun Şiirli Rachmaninofları", adından da belli olduğu gibi bir flüt ve piyano konseri. Elbette ki ilginç olan bu değil, benim gibi bu tür konserlere zaten giden biri olarak. Gerçekten heyecan verici olan flütte inanılmaz bir adamın bulunuyor olması: Bülent Evcil. Bir zamanlar sadece hayranlıkla izleyebildiğim bu adamın bana artık yalnızca flüt hocam kadar uzakta olması ise apayrı ve şaşılası bir durum.

Bumbleebee'nin Uçuşu'nu bir de ondan dinleyin:

2012-02-18

18.02.2012

Bugün hava bir harika! Geçtiğimiz günlerde 3 kere üst üste ortam bembeyaz olunca İstanbul'da bahar havası özlendi. En azından ben özlemişim. İlk kar yağışı sevinçle karşılandı. İkincisi büyük oranda şaşkınlıkla, fakat yine bir sevinçle geldi. Ancak üçüncüsü hiç de öyle olmadı. Sanırım herkese bir bıkkınlık geldi.

Her neyse, kısıtlı zamanımı havadan sudan konuşarak geçirmeye pek niyetli değilim. Uzun zamandır yazamadım buralara; sadece buralara değil, aslında hiçbir yere yazamadım. Hiç de tatile benzemeyen iki haftalık bir ara tatil geçirdim. Çoğunda ayakta ve koşturmaktaydım. Tahmin edersiniz ki, çakışan derslerimle uğraşıyordum. Bu okulda iki bölüm okumak tam bir facia! Kendimi çayıra salınmış ve mevlanın kayırması beklenen bir kurban gibi hissettim, çoğu zaman. Elbette EE fakültemin bu hislerimde çok büyük bir payı var. Kendileri tek bir ders saati bile değiştirmeyerek kişisel akademik tarihimde kayda geçtiler. Sonuç olarak lisans hayatımda ilk büyük riskimi aldım: fizik bölümünden ders alabilmek için Electronics II dersini almadım. Ha bir de Data Structures almadım, fakat ikincisi ilki kadar önem taşımıyor. Neden derseniz,