Bugün hava bir harika! Geçtiğimiz günlerde 3 kere üst üste ortam bembeyaz olunca İstanbul'da bahar havası özlendi. En azından ben özlemişim. İlk kar yağışı sevinçle karşılandı. İkincisi büyük oranda şaşkınlıkla, fakat yine bir sevinçle geldi. Ancak üçüncüsü hiç de öyle olmadı. Sanırım herkese bir bıkkınlık geldi.
Her neyse, kısıtlı zamanımı havadan sudan konuşarak geçirmeye pek niyetli değilim. Uzun zamandır yazamadım buralara; sadece buralara değil, aslında hiçbir yere yazamadım. Hiç de tatile benzemeyen iki haftalık bir ara tatil geçirdim. Çoğunda ayakta ve koşturmaktaydım. Tahmin edersiniz ki, çakışan derslerimle uğraşıyordum. Bu okulda iki bölüm okumak tam bir facia! Kendimi çayıra salınmış ve mevlanın kayırması beklenen bir kurban gibi hissettim, çoğu zaman. Elbette EE fakültemin bu hislerimde çok büyük bir payı var. Kendileri tek bir ders saati bile değiştirmeyerek kişisel akademik tarihimde kayda geçtiler. Sonuç olarak lisans hayatımda ilk büyük riskimi aldım: fizik bölümünden ders alabilmek için Electronics II dersini almadım. Ha bir de Data Structures almadım, fakat ikincisi ilki kadar önem taşımıyor. Neden derseniz,
o ders her dönem açılıyor, fakat Elektronik dersleri her nedense(!) her dönem açılmıyor ve kendileri birçok dersin de ön koşulu. Gelelim, Electronics II'nun akıbetine. Bu dersi alamadığım için analog elektroniğe kendi dönemimle giriş yapamayacağım. Çok büyük bir eksiklik mi? Karşılaştırma yapabilmeniz için size terazinin diğer kefesinden de bahsetmem lazım.
Evet, terazinin diğer kefesi Physics III (nam-ı diğer, waves and vibrations) ve mathematical physics I. Kısacası, halimden epey memnunum. Electronics II'yu ruhum bile duymuyor henüz. Bilim aşkına, matematiksel fizik 1 gibi bir dersi Amerika'da okumuş bir kozmolojist hoca verirken neden elektronik 2 alamadım diye üzüleyim ki? Üstelik gayet muntazam anlatıyor ve ötesinde ilk 5 hafta kompleks teori görüyoruz. Hatırlarsanız, o dersi geçen dönem almıştım ve dersin üzerine bir kitap yuttum, (Brown and Churchill). İnanın vektör operatörlerine gelinceye kadar benden mutlusu yok!
(Tabii bu gayet rahat arada Klepner mechanics çalıştığımı da araya sıkıştırıveriyim.)
Genel itibariyle dönem boyunca neredeyse her derste Fourier göreceğim. Özellikle bu dönem elektronik ve haberleşme adı altında applied mathematics okuduğumu düşünmeye başladım. Bu şekilde bir formulasyonun olduğunu hissetmem beni zinde tutuyor.
Motive edici diğer haberlerden biri, dönem itibariyle Türker hocanın VLSI laboratuvarında çalışmaya başlamış olmam, (geçen dönem C dersi aldığım hoca). Hoca tek kelimeyle şu ana kadar İTÜ'de karşılaştığım en destekleyici ve idealist hoca. Onun eğitmenliği altında çalışabilme imkanım olması ise apayrı bir durum. Evet, belki hayatımı fizikte görüyorum, fakat bu benim EE fakültesinin imkanlarını sömürmeyeceğim anlamına gelmiyor. Aksine bu bölümle temel bilimlerin uygulamalarını temel bilimcilerden daha iyi görme/anlama/kullanma imkanım oluyor. Sanırım bir temel bilimle bir mühendislik bölümünü aynı anda okumanın kazandırdığı en büyük yararlardan biri bu.
Bir de ben o koşturmanın içinde toefl sınavını verdim. En son 2 sene önce aldığım için sınavın zamanı doldu ve yurtdışında staj/exchange gibi durumlarda anında gerekebiliyor. 111 ile rekorumu kırdım. Memnunum, çünkü eğer Waterloo'ya exchange'e gitme durumum oluşursa hiçbir problemim olmayacak, (S&W, min.limit 25).
Başka güzel şeyler de var, ama bırakın da onları zaman ilerledikçe anlatayım. Şu sıralar vicdanımı sızlatan tek şey düzenli yazamıyor olmam. Lisans başlayalı eski hayatımdaki her şeyi tekrar yerine koydum. Tek yerleştiremediğim, yazın hayatım oldu. Hala uğraşıyorum. Bu bloğun da tek anlamı bu. Yazmaktan kopmayayım, bir eser üzerinde çalışamasam da en azından düzenli olarak bir yerlere bir şeyler karalayayım diye var kendisi. Ancak durum içler acısı. Umarım ona da bir hal çare bulacağız.
Rotasyonelin divarjansı beni bekler. Görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder