2012-07-30

Matematik Köyü

Matematik Köyü kafanızı sonuna kadar dinleyebileceğiniz ve bu sırada çoğunlukla matematik ama aynı zamanda fizik çalışabileceğiniz bir yer. Çünkü orada herkes zaten bunu yapıyor, köyün muhtarından köydeki küçük liselilere kadar, (bazı yaramazları katmazsak). Dünyada doğa içinde matematik yapma amacıyla kurulmuş tek köy Nesin Vakfı'nın Matematik Köyü ve o da çok tanıdığımız duyduğumuz bir yerde: İzmir, Şirince'de. Gerçekten bir köy, Ali hocanın evinin tabelasında Muhtar yazıyor, evler taştan, açık havada ders yapıyorsunuz.

Bu köyde Kurban Bayramı zamanında 5 günlük analiz üzerine bir okul olacak. Çoğu MK okulu gibi sadece matematikçiler davetli, ama belki fizikçilere kıyak geçerler! Bir laboratuvar çalışması çıkmazsa ben gitmek istiyorum. İlgilenenler olursa iletişelim.

2012-07-28

delilik ülkesine Erasmus hakkı kazandım

Erasmus diyor ki:
...Dahası inançları öylesine yozlaşmış insanlar var ki, İsa hakkında ağza alınmayacak küfürlere ses çıkarmıyorlar da papaya ya da bir prense şaka yollu hafif bir şeyler söylemenize dayanamıyorlar, özellikle kendi çıkarlarına dokunuyorsa.
Bu bana bir şeyler hatırlattı. Bayağı yakınımızda olan bir şeyler. Anladınız siz.

2012-07-26

nereden flüt notaları bulabilirsiniz?

Şans eseri arama motoruna yazılan '... parçası notaları' keyword'ü ile bloguma giren bir iki kişinin farkına vardım.
Bana hocamın önerdiği bedava batı müziği özellikle flüt notalarını (scores) bulabileceğiniz bir site, Flute Tunes. Epey yararlandığım bir site oldu burası. Şu ana kadar aradığım 'neredeyse tüm' notaları buldum.

Bir diğeri http://imslp.org. Burası bir çeşit arşiv. Bazı notalar için üyelik ve dolayısıyla satın alma gerektiriyor. Fakat bazılarını bedava indirebiliyorsunuz bilgisayarınıza. Yukarıdaki sitede bulamadığım bir parçayı da (Saint Saens, op.124) buradan buldum.

Bana senelerce yapılan diğer öneri İstanbul Devlet Konservatuvarının kütüphanesine,

2012-07-24

deli istek

Sorduğunuzda herkesin deli bir hayat isteği var. Neden deli? Çünkü içinden olacağına inansa da olmaması ihtimalinin olduğunu bildiği için deli. 
Yurtta odamı paylaştığım kızlardan biri Uçak mühendisliğinde okuyor. Ne yapmak istiyorsun diye sorduğumda, bana hep okumak istiyorum dedi. Ama böyle benim gibi denklem falan okumak değil, sinema sanatı okumak istiyorum dedi. Halihazırda bölümünde notları da iyi, ama o yine de hayat kaygısının olmadığı vakit (ki bunu kendine hayatı boyunca sponsor olacak bir erkek olarak belirtiyor :)) sinemayla içli dışlı olmak istiyor.

Ben kendime senin deli isteğin ne diye sorduğumda garip cevaplar alıyorum kendimden. Ben asıl işimin kağıt ya da bilgisayar üzerinde bitebileceği ve bu sayede köşe bucak dünyayı dolaşıp farklı insanlarla tanışıp onlarla çalıştığım bir hayat istiyorum. Herhalde bu tarz bir yaşam stilini ancak doktora sonrasında başlatabilirim. Sonra ne yapmak istiyorum? Böyle dünyadan hıncımı alınca sosyal devlet kavramı oturmuş bir yere yerleşip orada bir fringe laboratuvarım olsun istiyorum. Bilimkurgusunu yaptığım düşüncelerin üzerine bilimsel olarak düşüneyim. 

Öyle tek bir üniversitede yaşlanmak istemiyorum.

2012-07-10

interaktif bilimkurgu: öldüren aşk


Kadın cebindeki polonyumu düşündü, tekrar. Nasıl bütün hayatını ona adadığı geçti aklından. O sırada mide bulantısı şiddetlendi. Yüzü ekşidi, sağ eliyle duvara tutunmak zorunda kaldı. Derin bir nefes aldı ve ağrıya odaklandı. Birkaç dakika sonra bulantı zayıflamıştı. Hafif loş evde yürümeye devam etti ve odasının kapısına dayandı. Parmaklarını cebindeki sihirli maddeye değdirdi, güç almak istercesine. Gözlerini kapatıp onun zifiri karanlıktaki o tatlı mavi ışığını hayal etti. Gülümsemesine engel olamadı. O cevher hayatının en önemli hazinesiydi. Yıllarca üzerinde çalışarak sırlarını adım adım öğrendiği, paha biçemediği bir arkadaştı. Fiziksel yapısı, bozunma süreci, cetveldeki yerinden yaydığı ışığın esrarengiz serinliğine kadar birçok özelliğine aşina olmuş, tüm dünyada henüz kimsenin bilmediği birini keşfetmişti. O keşfetmişti, başka kimse değil. Kadın ansızın maddenin yokluğunda hayatının nasıl olacağını düşündü. Olamazdı, reddetti. Polonyumu ondan başka kimse daha iyi tanımamıştı, tanıyamayacaktı. Köklerinden bu kadar uzaktayken ona ailesini aratmayan bu madde işte bu kadar başını döndürmüştü, hasta kadının. Öksürük krizi tuttuğunda arkasından dayanılmaz bulantının geleceğini biliyordu. Tek yolu kusmaktı. Ne yazık ki kadın kusmanın bile onu en yakın arkadaşının zehrinden kurtaramayacağını bilmiyordu. Her an içini parçalayan arkadaşını o her geçen gün daha çok seviyordu.