Evet, lisansın ilk günlerinde problemlerin sadece bunlar olmadı.
İTÜ'de karşılaşabileceğim en kompleksli topluluklardan birinin içine de adım attım: FMK.
Aslında Fizik Kulübü'ydü adı. Daha önceki yönetimi fizikten anlayan insanlarmış. Bu yeni yönetimi geldiği gibi öncelikle kulübün adını Fizik'ten Fizik Mühendisliği'ne çevirdiler. Baştan bir problemim yoktu, iyi anlaşıyordum bu kişilerle; ama içlerinde garip bir his taşıdıklarının farkındaydım. İnatla kendilerine fizikçi değil, fizik mühendisi dedirtiyorlardı. Garip bir mühendislik kompleksi geliştirmişlerdi yani.
Bu durum özel bir olayda daha da ortaya çıktı.
CERN'le bağlantı kurmuşlardı ve bir dönem sonrasına gezi talebinde bulunmuşlardı ve kabul edilmişlerdi. Buraya kadar her şey muhteşemdi. Kulübün başındaki arkadaş bu haberi beni arayarak vermişti, yani o kadar içlerindeydim.
Sonra işler değişti. Dediler ki, sadece fizik mühendisliğindeki öğrenciler gidebilecek CERN'e. Diğer mühendisliklerden kulübe üye de olsalar gidemeyecekler :) Böylelikle ilk şutu yemiş oldum. Her ne kadar oradaki her mankafadan daha çok bilsem ve daha çok sevsem de işte farklı bir bölüm öğrencisiyim diye dışlanmıştım.
Ben bu duruma itiraz edince, ne yaptılar bilmiyorum, kontenjanı arttırmışlardı. O nedenle Fizik dışındaki öğrencilerden de almaya karar vermişlerdi. Bu durumu da özel olarak telefonla aldım ve o günün akşamında çekilişe katılmam gerektiğini söyledi arkadaş. Akşamında çekilişteydim. Beklemeye başladım, ortalık insan kaynıyordu. Olayı organize etmeden gelmişlerdi, o nedenle neredeyse 1 saat geç başlamıştı çekilişe hazırlık! Onda da sistemi ayarlayamadılar, yine tonla vakit kaybettiler. Falan filan derken, beni orada 2 saat beklettikten sonra şu gayet ayrımcı açıklama yapıldı: "50 kişiden sadece iki kişi Fizik Mühendisliği Bölümü dışından alınacak, onun da çekilişi bugün yapılmayacak."
Tepem atmış bir şekilde yanlarına gittim ve tartışmaya başladım. Neden bunun buraya geldiğimiz gibi söylenmedi, iki saattir burada boşuna mı bekliyoruz, bla bla. Üzgünüz organizasyon iyi olmadı falan filan diyen biri çıktı. Ama asla unutmayacağım söz şu oldu, ben bu kadar kişiden sadece 2 kişisi fizik dışından ve bu iki kişi tüm itüden seçilecek. nasıl bir mantıktır diye sorunca, "Siz buna şükretmelisiniz" tarzında bir cevap aldım. İşte bu FMK denilen saçmasapan kulüpte komplekslerini tatmin ettiklerinin ilk kanıtıydı.
İkinci olarak, bana o iki kişinin sadece kurayla değil, yanında bir de test uygulanarak seçilecekleri söylendi :) Akıllarınca bilgi ölçüyorlardı.
Daha abuk subuk bir sürü şey söylediler, başlarım sizin gezinize deyip çıktım gittim. Bir daha da o kulübe uğramadım. Sonra ne yaptılar bilmiyorum; fakat şikayetimi gruplarına bildirdiğimde bir sürü dangalağın kulüp işleyişini bozmak istediğime dair suçlayışlarıyla karşılaştım. Ben İTÜ'yü MIT sanmamalıymışım da falan gibi kabına sığmayan laflar duydum.
Şu anda burada bir sene okuyarak diyebileceğim, İTÜ'yü asla bu kendini bilmez kulübe bakarak yargılayamayacağımdır. O dönemde bunu yaptım, bu gibi yerler İTÜ'yü kabullenmemi zorlaştırdı. Ama şu bir gerçek ki bu üniversitede gerçekten bir mühendislik kompleksi mevcut 'bazı' fizik öğrencileri içerisinde. Kesinlikle hepsi değil, olamaz çünkü birkaç arkadaşım var içlerinden. Kimi mezun oldu, kimi benim yaşımda. Fizikçi olmasıyla gurur duyan insanlar bunlar, kendini fizik mühendisi gibi yalan sıfatlarla değil, fizikçi olarak tanıtabilecek insanlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder