Oldukça bürokratik geçen bir haftadan sonra tekrar buradayım. Biraz parçalanmış, dökülmüş ve bezmiş halde olsam da hala yaşıyorum.
Çoğu liseli üniversiteye başlamadan önce kafasında çap/double hayalleriyle başlar. Bunu gözlemlerimden biliyorum. Demek istediğim o ki, yapmayın. Bu konularda hayal kurmayın. Zamanınızı boşa harcıyorsunuz. Hatta çoğu ilk sınıf öğrencisi de ortalama yüksek gidiyorsa kafasında çap hayalini kurar. Her şey mükemmeldir o hayalde. Dersler hiç problem olmadan programa oturur, [zamanları kafada belirlenen dersler!] kişi öyle bir ders izlencesi çıkartır ki gerçekten iki bölüm dört senede bitebilecek sanır.
Özellikle de büyük bir okulda okuyorsanız [populasyon anlamında büyüklükten bahsediyorum], ders programlarıyla ilgili kafanızda en ufak bir şey kurmayın. Önce bırakın "gerçek" ders programları bir açıklansın. Bir görün bakın iki ayrı fakültenin ders programları nasıl çakışıyor ve sizin zorunlu dersinizi almanız için bin dereden su getirmeniz gerektiğini anlayın. Ders zamanlarını değiştirmeniz gerekecek, bu herkese uymayacak, herkese uyan bir program yapılmaya çalışılacak. Bu program bölüm başkanlıklarından onay alacak. Bir de tabii sonra üniversitenin genel ders seçme kurumuna yönlenecek.
Sonra siz buralarda uğraşırken işini yapmayan insanlarla karşılaşacaksınız, daha bir deli olacaksınız. Nasıl mı? Şöyle, iki bölüm okuyan bir öğrenci olarak okulda bürokratik işlemlerde önceliğim var. Bunun için kontenjanı dolmuş bir ders programıma uyuyorsa ve başka ihtimal yoksa derse kayıt olabiliyorum. Ama her nedense konuyla ilgilenen kişiler benden öncelikle ikinci ana dalımın danışmanından yazılı belge istiyorlar. Hoca neden böyle bir belge istediklerini sorgulasa da belgeyi imzalayıp veriyor. Ben bununla otomasyona gidiyorum ve ders kayıtlarıyla ilgilenen bayana yönlendiriliyorum. Bayan belgeye bakıyor ve kontenjan dolmuşsa bir şey yapamam diyor. Konuyla ilgili ilk tecrübem olduğu için üstelemiyorum. Bir sonraki gün bir daha gidiyorum. Bayanın üstündeki kişiyi bulup durumu ona anlatıyorum. Bana benim gönderdiğimi söyle diyor. Gidiyorum aynen söylüyorum, o tembel bayanımız tıpış tıpış kontenjanı dolmuş derse beni yerleştiriyor.
Ben diyorum, devlet üniversitelerini batıranlar memurlar. Ne idüğü belirsiz adamı devlet gelip üniversiteye sokarsa olacağı budur. Ne halimizden anlıyorlar ne doğru düzgün iş yapıyorlar. Ha kimi var, anlayışlı oluyor. Fakat bu durum üniversiteye yakışmayan insanların üniversitede çalıştığı gerçeğini değiştirmiyor.
Böyle birkaç stresli günden sonra sonunda kitaplarıma gömülebildim. Dönemin birkaç baş tacı kitabı var. Hepsinin resmini şu an için koyamıyorum. Ama aşağıdaki seçme sizin için. Siz de üniversitede üçüncü yarı yılınızı okuyorsanız, belki size de yardımcı olurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder